DÜNYA BUNA BİR İNANSA, HAYAT BAYRAM OLSA..!
1965—66 Yılları...
Henüz 6-7 yaşlarında, çocukluğumun evresinde, yaşam ile ilgili farkındalıklarımın daha yeni yeni başladığı dönemler...
Bayramlar!..
Çocukluğumuzun bayramları..!
Ve her bayram olduğu gibi... Yine, o güzel günlere dalıyorum gözlerimi kapatarak.
Yavaş yavaş hatırlamaya çalışıyorum hafızamı zorlayarak:
---Leyli boooşşs!..
--- Atlı Karınca dönme dolap!..
---Akide şeker!..
---Kamışlı şeker...5' i 5 kuruş!..
Hâla kulaklarımda, dün gibi çınlıyor mutluluğumuza mutluluk katan sesler...
Her bayram öncesi hazırlıklar tamamlanmış, bekler hazır kıta; Terziler, fırıncılar, Davulcular, berberler...
Ustalıkları civar şehirlerde nam salmış, parmakla gösterilen Tüccar Terziler...
Kirvem Terzi Hayri(Gözen) başta olmak üzere: Mahmut Kanpak, Kemal ve Remzi Yeğen kardeşler, Felek Taylan Vs.
El emeği göz nuru Katlık’lar(Takım Elbise) yetişsin diye, bayram sabahına kadar hummalı, ekip halinde tam tekmil çalışma...
Tabikide... Arife gününden bayram sabahına kadar işleyen yanı sıra; hamamlar, berberhaneler...
Ve de... Sabahın ilk ışıklarına kadar çalışan fırınlar ve baş üstünde evlere taşınan mis gibi kokan külünçeler...
Bayramın ilk günü, tan yerine kadar, heyecandan uyku tutmaz, çocuksu duygularla, çocuksu hayâller kurardık Müjganla ve ben; kısık ve is' li gece lambasının etrafa saçtığı romantik loş ışığın altında.
O zamanlar... şimdiki gibi hem haberdar değildik, hem de farkında değildik; Savaşlardan, çatışmalardan, ölümlerden, akan kandan, akıtılan gözyaşlarından!..
Bayram denince... işte, o zamanlar; katlık elbise, bir çift kundura, biriktireceğimiz harçlıklar, akide şeker, mantar tabancası, Abre' ye kurulan leyli'ler (Salıncak), seyyar dönme dolaplar ve de hâlâ tadı damağımızda “bayram yemekleri”... gelir akla...
Çocukluğumuzdaki bayramlar bir başkaydı!
Çocukluğumuza anlam yükleyen, gerçek hayatımızı rengarenk yapan, tad katan işte o bayramlardı; çocukluğumuzda yaşadığımız ah... o güzelim bayramlar!..
Ve her bayram bittiğinde üzülür, bir sonra gelecek yılki bayramları özler, iple çekerdik adeta!
Kısacası... çocukluğumun ah o güzelim bayramları geldiğinde hep aklıma:
Ustaların Ustası Terzi Hayri Gözen ve diğer Ustalar Terzi Mahmut Kanpak, Terzi Sami, Terzi Bilal, Terzi Felek Taylan ve diğer Ustalarımız...
Fırıncılar: Abdullah Çakın, Hacı Hamit dayı, Fırıncı İbrahim Başkan, Cuma Bello(Kaçan), Naif Terpuş amca, Hacı Ekmekçi, Fırıncı Abdurrahman Ördek ve niceleri...
Berber Elo, berber Kemal Önen, berber Derviş ve niceleri... gelir hemen akla...
Radyolarda neşeli nihavend bir parça...
Her bayram çocuktuk; çocuklar gibi şendik her yaşta...
Şimdi öylemi?
Her şey değersizleştirildi, anlamsızlaştırıldı metalaştırıldı, hiçsizleştirildi...
Ben şahsen yaşadığımız o güzelim bayramları özledim.
Artık, o güzelim bayramları yaşayamıyorum!..
Yaşayamıyorum...
Çünkü, hayallerimizi önce çaldılar, sonrada yavaş yavaş tümden öldürdüler.
Artık, ölüm mesken tutmuş, kol geziyor güzelim ülkemde ve güzelim coğrafyamda.
Yanı başımda canlar paramparça, bedenler paramparça ve de anaların yüreği paramparça!..
Şimdi radyolarda; hüzzam makamında hüzünlü şarkılar...
Bayramınız kutlu olsun!
Yüreğimizden sevgiyi, dilinizden barış’ı eksik etmeyin.
NOT: yukarıda ismini unuttuğum değerlerimiz var ise; özürümle birlikte affola!
* İsimleri zikredilen veya edilmeyen değerlerimizden; Hayatını kaybedenleri saygı ve rahmetle yad ediyor, halen yaşayan değerlerimizi de mutlu bir yaşam diliyor, saygılarımı gönderiyorum.