Bugun...


Bedrettin GÜNDEŞ


Facebookta Paylaş









Kötülüklerden Arınma Medeniyeti…
Tarih: 08-08-2018 19:06:00 Güncelleme: 08-08-2018 19:25:00


İnsanoğlu çağlar boyunca çeşitli medeniyet tecrübeleri yaşadı. Ne yazık ki her tecrübeden geriye kalan bir “düş kırıklığı” oldu. Çünkü insanoğlu kıtlığa, hastalığa, savaşa çare buldu. Ay’a çıktı, yerden petrol çıkardı, teknolojide, bilişimde inanılmaz noktalara geldi; dünyayı nerdeyse küçük bir köye dönüştürdü ama mutlu olamadı.

 

Mutlu olamadığı gibi başkalarını da mutlu edemedi. Bu mutsuzluk; savaşlarla, adaletsiz uygulamalarla yeryüzünü bir kin coğrafyasına dönüştürdü. Bugün hemen bütün dünya, bütün ülkeler insan merkezli, insani değerlerin egemen olduğu bir hayatın özlemini çekiyor.

 

Dünyadaki zengin devletler, varlıklarını sürdürebilmek için huzur ve barışı inşa edecekleri yerde, kinden, savaştan beslenerek ve ganimetleri ele geçirerek var olmak istiyorlar. Bu da acıları, iç kavgaları, yoksulluğu, çaresizliği beraberinde getiriyor.

 

Barış ve esenlik değerlerinin insani değerlerle eşit geliştiğini binlerce tarihi izlerin sentezinden görebiliyoruz. Fikirlerimizi, duygularımızı söze, davranışa, esere dönüştürdük. Bunları hayata kattık. İnsanoğluna bazen de geçici ya da göreceli huzur çağları yaşattık.

 

Ama acıları, baskıları, zulümleri, kıyımları, ayrıştırmaları bir türlü genlerimizden atamadık. Hani o çok özlediğimiz “Doğal Toplum” özlemimizi bir türlü içimizdeki sesle buluşturamadık.

 

Aslında Anadolu coğrafyamızda insanca yaşamak için her şey var. Olmayan tek şeyimiz “Temiz bir demokrasi” dir. Bunu uygulamadan hiçbir zaman belalardan, acılardan kurtulamayacağız.

 

Böyle bir ziyandan kurtulmak için yükselmesi gereken, yükseltmemiz gereken ses, yine sevginin sesi, barışın sesi olmalıdır. Anadolu’yu bir sevgi coğrafyasına çeviren gönül mimarlarının seslerine beden kulağımızı değil can kulağımızı açmamız gerekiyor.

 

Doğrusu odur ki, bugün Pir Sultan Abdal, Şeyh Bedrettin, Ahmed-e Hani, Yunus gibi isimler öğretileriyle insanlığın önüne yeni bir yaşama projesini sunan değerlerdir. Ama insan zaafı, bencilliği burada da kendisini göstermekte gecikmiyor. İstismara, yanlış okuma ve anlamalara yöneliyoruz.

 

Bu değerleri asıl kimlikleriyle insanlığın gündemine getirmek yerine, onlardaki gerçekliği parçalara ayırıyor ve öyle tanımlıyoruz. Her şey, dini dogmalara uygun bir yanıltmaca ile sofistik bir mantıkla ele alınıyor. Onlardaki sevgi yüksek sesle telaffuz ediliyor ama özü boşaltılarak.

 

Burada büyük sorumluluklar bekliyor bizi. İnsan, doğa, bilim, ahlak karşısındaki tutumumuzu yeniden belirlemeli, konuyla ilgili yanlışlarımızı yeniden gözden geçirerek yorumlamalıyız. Bilinç ve ahlak bütünlük içinde ele alınıp çağdaş öğretilere uyarlamalıyız.

 

Böyle yapıldığında ancak kavramlar içsel gerçeklikleriyle gündeme gelebilir. O zaman insanoğlu da kendinde eksik olan şeyin yine kendi özünde gizli olduğunu görmekte gecikmeyecektir. Gönlümüz, ruhumuz, sevdamız, beklentilerimiz sonsuz olanakların dünyasıdır. Bu olanakları adaletli, ahlaklı, birlikte üreterek ve ortaklaşarak paylaştığımızda, yaşama güç ve ahenk katarız. Yeter ki bakışlarımızı dıştan içe çevirebilelim. Yeter ki, bizi kemiren egolarımızdan, hırslarımızdan arınalım.

 

Kendimizi bilinç dünyasında konumlandırmak, ödüllendirmek de böyle bir şeydir. İşte bu noktada sevgi ve içe dönük bakışın ışığıyla yolumuzu aydınlatabiliriz. Gönül mimarlarının her bir sözü gönül yolculuğuna niyetlenmiş yolculara rehber oluyor: “Ben gelmedim dava için/Benim işim sevi için/Dostun evi gönüllerdir/Gönüller yapmaya geldim.” diyen Yunus Emre’nin sesinin yankısını ancak içimizde bulabiliriz.

 

“Yârin yanağından gayri her şey ortak” diyen Şeyh Bedrettin; Dünyadaki bütün nimetlerin bütün insanlara yetecek kadar olduğunu, eşit paylaşılması durumunda daha adaletli bir dünyanın oluşabileceğini 14. Yüzyılda dile getiriyor. Hem de canı pahasına.

 

Mesele bir gönlün hazanını bahara çevirmekte, orada insan sevgisinin kandilini yakmaktır… İşte; o kandil yandıktan sonra insan insanlığını bilecek, yeryüzünde sevgi, barış, dostluk, eşitlik, kardeşlik, merhamet, vicdan egemen olacaktır.

 

Yoksa “Ben senin bakanlarının mal varlığını dondurdum”, “Bende senin” gibi tiyatral söylemleri geçmişte de çok gördük. Evet herkes kendi evinin, ailesinin huzurunu sağlarsa başkasının tacizlerine, ihanetine yenik düşmez.

 

Umut; yaşamın solan yüzüne yansıyan renklerdir. Umut, büzülen yüzlerin, solan güllerin, başı dik olanların ışığıdır. (Mersin Times)





FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
YAZARLAR
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
FOTO GALERİ
  • Kaymakamlarımız
    Kaymakamlarımız
  • İbrahimpaşa
    İbrahimpaşa
  • Viranşehir Tarihi
    Viranşehir Tarihi
  • Viranşehirli Bebekler
    Viranşehirli Bebekler
  • Viranşehirliler
    Viranşehirliler
  • Tablo Fotoğraflar
    Tablo Fotoğraflar
  1. Kaymakamlarımız
  2. İbrahimpaşa
  3. Viranşehir Tarihi
  4. Viranşehirli Bebekler
  5. Viranşehirliler
  6. Tablo Fotoğraflar
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
  • 4 MEVSİMDE VİRANŞEHİR
    4 MEVSİMDE VİRANŞEHİR
  • Viranşehirin Değerlerinden bazıları
    Viranşehirin Değerlerinden bazıları
  • Baba Recco Harika İnsan
    Baba Recco Harika İnsan
  • Usta Gazeteci Eyyüp SEYREK
    Usta Gazeteci Eyyüp SEYREK
  • Viranşhirliyiz Ezelden Mustafa TAŞÇI Hazırlayan:Mehmet KAYIK
    Viranşhirliyiz Ezelden Mustafa TAŞÇI Hazırlayan:Mehmet KAYIK
  • Viranşehiri Geçmişinden Geleceğe Şekillendiren Değerli Şahıslar Klip:3
    Viranşehiri Geçmişinden Geleceğe Şekillendiren Değerli Şahıslar Klip:3
  1. 4 MEVSİMDE VİRANŞEHİR
  2. Viranşehirin Değerlerinden bazıları
  3. Baba Recco Harika İnsan
  4. Usta Gazeteci Eyyüp SEYREK
  5. Viranşhirliyiz Ezelden Mustafa TAŞÇI Hazırlayan:Mehmet KAYIK
  6. Viranşehiri Geçmişinden Geleceğe Şekillendiren Değerli Şahıslar Klip:3
VİDEO GALERİ
YUKARI