ÇOCUKLARA VE GENÇLİĞE KIYMAYIN EFENDİLER..!
Bazen hayat, insanı hiç tahayyül edemeyeceği bir bilinene veya bir bilinmeze savurur.
Bu nedenle, 28 yıl kadar önce, doğup büyüdüğüm kadim şehrimi terk etmek zorunda kaldım.
Hani Sezen Aksu şarkısında: Cigaramı sardım karşı sahile /Yaktım ucunda acıları /Ağları attım/ anılar doldu/Ağlar hasretimin kıyıları/ Yareme tuz diye/ yakamoz bastım/Tek şahidim aydı, aman aman/Bir elimde defne, bir elimde sevda/ Kalbim Ege'de kaldı, der ya; benim de kalbim Viranşehir de kalmıştı.
Viranşehir’i terk yıllarından sonra da, taziye, düğün gibi zorunlu icabetlerden kaynaklı arada bir olsa da gelip gidiyorduk.
Her gelişimde kentin hem mimarisi, hem sosyolojisi, hem de siyasal ikliminin biraz daha değiştiğine şahit oluyordum.
Çocukluğumun ve gençliğimin geçtiği dönemler, futbol başta olmak üzere, bir takım sosyal aktiviteli çeşitli oyunlar oynadığımız yerlerin üzeninde artık kocaman kocaman beton binalar, cadde ve sokaklar vardı. Şehir kocaman bir kenti andırıyordu artık!
O dönemlerde nüfusça fazla değildi. Bu yüzden herkes birbirine akrabalık derecesinde yakındı. Komşu toplantıları, işyerleri ve kahvehaneler nostaljik ve aktüel sohbetlerin sıcacık mekanlarıydı.
O dönem, şehrin tanınmış saygın simaları, haftada da bir iki, muhabbet olsun diye çilingir sofrası kurarlardı, kendi akranlarıyla. Gençliğe terfi etmiş çocukları da başka mekânlarda demlenirlerdi; edep ve adaplarıyla. Binde bir nahoş olaylara şahit olunmuyor değildi.
Duyardık zaman zaman: “felan, filan esrarlı sigara içiyor; içkinin üstüne cila olsun” diye.
Yanlış anlaşılmasın; hiç biri iptila derecesinde değildi, öylesine zevkine.
Gençliğin bir bölümü de katiyen sürmezdi içkiyi ağzına. İçenlere saygı gösterir, hatta çilingir sofrasına iştirak ederlerdi çilingirli dost meclislerine, muhabbet kendilerinin payı da olsun diye.
Gençlik kesinlikle esrar-mesrar, uyuşturucu madde nedir bilmez, o dönemler siyaset, sanat, ekonomi ve dünyayı tartışır; “tertemiz, çağdaş, özgür, yaşanır, demokratik bir ülke ve dünyayı nasıl yaratırız” ı tahayyül ederdik.
Ancak, son beş yılda (belki de beş yıldan daha fazla), gerek medya da, gerekse görüştüğüm yakın arkadaşlarımın anlattıklarından, o güzelim şehrimizin gençliğini uyuşturucu esir almış!
Siyaset boşluk kaldırmaz.
Demokratik siyasetten, özgür sanattan, kültürel ve bilimsel alan çalışmalarından izole edilen gençlik, farkına varmadan uyuşturucu baronlarının yarattığı çirkin ve tehlikeli dünyanın “cazibeli” büyüsüne kaptırıyor ve bir anda içinde buluyor kendini.
Ebeveynler, ne yaparlarsa yapsınlar; çocuklarının dışarıda, sokaktaki sosyal analarına müdahale etme, kontrol altına alma şansı yoktur; bu sosyolojik bir tespittir; çocuk, gençlik dışarıda sosyal çevresindeki arkadaş gruplarının etkisi alanından kendisini kurtaramıyor, dışlanmamak için.
Burada yapılacak en somut görev Viranşehirlilere ve Viranşehirli dava insanlarına düşüyor.
Yerel yönetimler, Sivil Toplum Kuruluşları ve Siyasi Partilerle ilişkiye girerek, oluşturulacak komisyonlar aracılığıyla kentte, iktidarlardan bağımsız, özgür sanat ve kültürel alanların tümünün, gençliği doğru alana kanalize edecek biçimde çoğaltılması, bilimsel çalışma yapacak laboratuvarların faaliyete geçirilmesi, spor kompleksleri varsa sayılarının artırılması, özgür ve demokratik siyaset akademilerinin oluşturulması, çevre ve doğa alanında faaliyet yapacak derneklerin kurulması ve daha sonra bu aileler ile derhal temasa geçilerek, komin yaşam alanları oluşturarak, gençleri, bu bataklıktan kurtarmanın, tekrar toplumsal yaşama geri döndürmenin yol ve yöntemini birlikte arayacaklar.
İnanın, yakın vadede olmazsa da, orta ve uzun vadede kesinlikle bir işe yarayacaktır.
Denenmesinde fayda vardır, derim.
Zararın neresinden dönülürse kârdır.
En azından Viranşehir gençliğinin büyük bir bölümünü, bu uyuşturucu tuzağından ve uyuşturucu baronlarının kucağından kurtaracaktır.
Son zamanlarda tanıdığımızın bir çok dostumuzun çocuklarının iptila derecesinde uyuşturucu müptelası durumuna düştüklerini ve baba-annelerin çaresizlik içinde olduklarını duyuyor ve içim acıyor.
Dedim ya; demokratik siyasetin ve özgür sanatın yolunu kaparsanız, gençliğin düşeceği, yuvarlanacağı yer burasıdır!
Çünkü, siyaset boşluk kaldırmaz.
Siyasetin, sanatın, kültürel çalışmaların, sporun girmediği yerlere, uyuşturucu ve baronları girer!
Viranşehirlilerin artık el ele verip, gençliği bu bataklıktan kurtaracağına tüm kalbimle inanıyorum.
Bu çocuklar hepimizindir ve bu gençler geleciğimizdir.
Çocuklara ve Gençliğe kıymayın efendiler!