BU GÜN 10 EKİM; BARIŞ ŞEHİTLERİNİ UNUTMADIK UNUTMAYACAĞIZ!..
Bir tutkuydu bir özlemdi birlikte yaşamak.
Ve... en önemlisi barış içinde yaşamak.
Biliyorduk...
Savaşmak kolaydı, barış ise en zoru.
Onlar zor olanı seçti; Barış içerisinde, bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine yaşamak.
Hayalleri vardı; çocuklarına onurlu bir barış vaad ediyorlardı.
Ya siz?
Özlemleri vardı Onların; çocuklarına onurlu bir gelecek vaad ediyorlardı...
Ya siz?
Onlar; çağdaş, demokratik, yaşanabilir bir ülke tahayyül ediyorlardı...
Ya siz?
Onların; sahte cennet uğruna, sizin cehenneme çevirmeye çalıştığınız bu dünyayı, gerçek, yaşanır bir cennete çevirmeyi vaad ediyorlardı...
Ya siz?
104 cana kıydınız, beraberinde binlerce fidanın dallarını kırdınız.
Sonbaharda hafiften eserken, sanki huysuz bir at gibi tedirgindi, huzursuzdu rüzgar.
Ve kavak ağaçlarından düşerken sararmış sonbahar yaprakları bire birer toprağa, çıkardığı hışıltılar, sanki o da, tıpkı rüzgar gibi ölümü fısıldıyordu kulaklarımıza.
Nerden bilecektik alçakların pusuya yattığını...
Bilemezdik...barışı ararken, ölümün yanı başımızda kol gezdiğini.
Bilemezdik bu kadar barıştan nefret ettiklerini.
Hava kasvetliydi.
Kötü bir şeylerin olacağını yola çıkarken sezmiştik aslında.
Olsun dedik!
Belki de biz yanılıyorduk.
Hâla umutluyduk insanlık adına, belki kıyamazlardı, yüreği barış ve sevgiyle dolu insana.
İhtimal vermek istemiyorduk, gökyüzünde barışa kanat çırpan ak güvercinlerini kanatlarından varacaklarına...
Nerden bilebilirdik, barışın simgesi beyaz tülbentleri kana boyayacaklarına...
Nerden bilebilirdik, barışa, halaylarımıza kahpece saldırıcaklarına...
Umutluyduk oysa!
“Savaşa İnat Barış Hemen Şimdi “ şiarıyla, 2015 yılı 9 Ekim gecesi, güvercin olup barışa kanat çarptık Ankara semalarına...
10 Ekim sabahı halaylarla, türkülerle, şarkılarla vardığımızda Ankara Tren Otogarına...
Birer ak güvercin olmuştuk, kanat çarpıyorduk barışa...
Semah dönüyorduk hep birlikte ak güvercinler gibi barışa...
Türkülerle, halaylarla omuz omuza, kol kola selam duruyorduk tüm yüreğimizle barışa...
Biliyorduk işimiz zordu, barışı anlatabilmek barış karşıtlarına,
Biliyorduk... Savaşı görmeyen kafaların, barışın değerini kolay kolay anlayamayacaklarına.
Doğruydu endişelerimiz.... Kahpeler pusu kurmuş barış sevdalılarına...
Saat: 10.05
Arka arkaya, yürekleri dağlayan, bedenleri parçalayan o lanetli iki ses hala kulaklarda...
O gün ölüm, beni ve bir çoğumuzu teğet geçti tesadüfen.
O gün ben kurtulduğuma sevinemedim gördüğüm yürekleri parçalayan manzara karşısında.
Oy havar!/can garip /canlar sustu/ şimdi canlar paramparça.
Barış güvercini 104 canımızı, yoldaşımızı, arkadaşımızı koparıp aldılar aramızdan.
Sözümüz söz size; barışı mutlaka bu topraklara hakim kılacağız.
Suruç ve 10 Ekim' de Ankara' da yaşamını yitirdiğimiz tüm canları unutmadık; unutturmayacağız!
Saygıyla anıyorum.
Anıları, barış ve demokrasi mücadelemize ışık tutacaktır.
Her şeye rağmen...
Yaşasın barış,
Biji Aşiti.