YENİ NESİL DOLANDIRICILAR, DOLANDIRICILAR ÜSTADI SÜLÜN OSMAN’I ARATIR OLDULAR
1923-1984 yılları arasında yaşamış olan dolandırıcılar üstadı, namıdiğer Sülün Osman (Osman Ziya Sülün) İstanbul’un yarısını satan adam olarak bilinen rakipsiz bir dolandırıcıydı.
Kendisini dolandırıcılıkla suçlayanlara, “Aslında, ben sadece dolandırıcıları dolandıran biriyim. Onlar dolandıracak birilerini ararken, bende onları bulup dolandırıyordum” diyormuş.
Hayatı, dolandırıcılıkla geçen Sülün Osman; Kemal Sunal gibi bir çok ünlü oyuncunun başrol oynadığı Yeşilçam filmlerinde konu edilmişti.
Kamu mallarını satarak veya kiralayarak ün kazanan Sülün Osman’ın büyük dolandırıcılık olaylarından bazıları:
-Taksim’in girişine pas pas koyup, gelenden gidenden para almış.
-Tramvayı satmış.
-Galata kulesini satmış.
-Kent meydanındaki saatleri satmış.
-Şehir hatlarını satmış.
-Vapurları satmış.
-Galata köprüsünü satmaya çalışırken, tesadüfen suç üstü yakalanmış.
Dönemimizdeki yeni nesil dolandırıcılar, seçildikleri, atandıkları siyasi parti koltuklarında dolandırıcıları değil, önlerine geleni dolandırıyorlar; Hiç bir bedel ödemeden, yargılanmadan, ceza almadan, ellerini kollarını sallayarak aramızda dolaşmalarına; hırsızlık, yolsuzluk, iş takipçiliği yapmalarına izin veriliyor, yaptıkları yanlarına kar kalıyor, saygı duyulan kişiler olarak tanıtılıyorlar.
Yeni nesil dolandırıcıların ve iş tuttukları çakma siyasetçilerin yaptıkları pislikleri duyunca, şahit olunca, dolandırıcılar üstad Sülün Osman’a rahmet okuyasım geliyor.
Dolandırıcılar üstadı Sülün Osman sağ olsaydı, yeni nesil dolandırıcıların yanında çırak kalır, ellerine su dökemezlerdi.
Kirli paraları bir şekilde bulan soysuz sahtekar dolandırıcılar, her türlü kılığa, kalıba, şekle bürünebiliyorlar, paraları doldurdukları çantalarla siyasi partilerde yetkilendirilmiş çakma siyasetçi yeni nesil dolandırıcıları ve yetkilerini satan şahsiyetsiz hainlere ulaşıyorlar; seçilecek yerden milletvekili sırası, belediye başkan adaylığı, encümen adaylığı pazarlığı yaparak para dolu çantaları teslim ediyorlar, seçildikten sonra siyasi kimlik altına girip verdikleri paraların kat kat mislini çıkarmak için resmi kurumlarda, belediyelerde iş takipçiliğine başlıyorlar. Yetmeyince daha güçlü siyasi partilere kirli paraları bölüşmek şartıyla kendilerini pazarlıyorlar, eski partilerinden istifa edip yeni partilerine bedel karşılığı geçiyorlar, yani bir koyup yüz kazanıyorlar; hem de gittikleri yeni yuvalarındaki fareleri doyuruyorlar.
Bu gibi yeni nesil sahtekar dolandırıcılar siyasi partilerde neden rağbet görürler ve hep makamlara getirilirler?
Çaldıkları, yürüttükleri paraları kendilerini kimlik ve makam sahibi yapanlarla bölüşürler.
Bu gibiler, para verdikleri için, kim olduklarının, neler yapacaklarının, paraları nerden bulduklarının, devlete millete ne kadar zarar vereceklerinin hiç bir önemi yoktur. Önemli olan paralarının olmaları ve paylaşıma rıza göstermeleridir.
Vatandaşları, bu gibi yaratıklara oy vermeye mecbur bırakan siyasi parti temsilcileri, bu günlerde yaşanan kirli ilişkilerin ortaya çıkması gibi, bütün yapılan pislikler elbet vakti geldiğinde açığa çıkacak ve şahsiyetsiz kişiler beddualarla, ahlarla anılacaklar, yargılanacaklar.
Dinsizler, imansızlar, münafıklar!
Soysuzlar, sahtekarlar, dolandırıcılar!
Liyakatsızlar beceriksizler, yüzleri kızarmayanlar, ar damarı çatlayanlar çoğaldı, hırsızlık mubah, vatana ihanet moda oldu; yalancılık, sahtekarlık, dolandırıcılık değer gördü, ödüllendirildi.
Bu gibi kirli yaratıkları milletvekili sıralarına koyarak, belediye başkanı adayı, encümen adayı, il, ilçe, belde başkanı yaparak koltuklara getirenlere, koruyanlara, kirli paraları paylaşanlara, ortaklık yapanlara, engellemeyenlere, oylarını verenlere, savunanlara, alkışlayanlara haklarımızı helal etmiyoruz.