ASMA AĞACINDAN SARKAN YEŞİL KORUKLAR.

Taştan duvarlar,Direkli tavanlar ve üstüne dökülen samanla karıştırılan toprağın sıkıştırılarak kapattığı damlar. Etrafını taşla örülmüş yüksek duvarların etrafını çevirdiği Havlular(avlu)yan, yana sıralanmış odalar ve dışında yapılmış Kilerler(mutfak) Hemmamlar(banyo), Tuvaletler, İçeriden uzun çankallarla kilitlenen tahta kapılar ve pencereler, Bir tek anahtarla açılan kapılar, Büyük tokmaklı sokak kapılarının genelde kilitlemeye ihtiyaç olmadığı günler. Evlerin bahçelerine dikilen Dut, İncir, Gül ve Asma ağacı etrafını çeviren direkler ve üstü açık bırakılmış aralıklarla tutturulmuş tahtaların üstünü dolanmış sarmaşıklar, üzeri karma renkli yaprakların kapattığı çardaklardan sarkan yeşil koruk salkımları, gölgesinde yere serilmiş çulların üstüne atılan döşekler yastıklar, Desenli sofraların ortaya çekildiği, Taş fırınlarda odunla pişirilen, etrafa yayılan iştah açan kokusu, üstü kabaran açık elmek. içine sürülen, evde yapılmış domates salçası, biber salçası, üzerine dizilen haşlanmış yumurta patates, yeşil soğan, maydanoz nane üstüne serpilen ev biberiyle tamamlanan karışımı dürümleyip yemeğe doyamadığımız, muhteşem doğal bir ziyafet ve yanından eksik olmayan tasın içine atılmış bir parça buzla karıştırırken köpüren kaymaklı, yanık tadı almış köy yoğurduyla yapılan geleneksel içeceğimiz olan çekılmast'ın verdiği serinlik. mutfaktaki ocakta demlenirken tüten kaçak çayın dumanının sıcak esen rüzgarın hafif esintisiyle karışan, ağaçların ve yeşil otların kapladığı bahçelerin enfes kokusu. Tepsiye dizilmiş çay bardakları yanında alüminyum kasenin içine konmuş şekilsiz kırtlama çay şekeri. Çocukların tırmanarak topladığı, üzümün olmamış hali olan ham yeşil ekşi korukları dalından koparıp tanelerini tasların içine doldurup tulumba suyunda yıkayıp üstüne dökülen evde yapılmış pul biber tuz ve üstüne kapatılan ikinci bir tasla karıştırılması. Biberli korukları elle yemenin acılı ekşili dayanılmaz lezzeti, tasların altında kalan salçalaşmış karışımı parmaklarımızla sıyırmanın verdiği tat. Tulumbadan çekilen serin suyun altında bırakılan karpuz ve kavunları, kabuklarıyla merdiven şeklinde dilimleyerek elimizle yediğimiz ve etrafa yayılan muhteşem kokular, çenemizden parmak aralarından sızan tatlı sular ve dişlerimize takılan çekirdekler. Güneşin batışıyla başlayan gecenin sessizliği ve tatlı yorgunluğun verdiği uykuya hazırlıklar, tulumbaların serin sularında temizliğin verdiği ferahlıkla tahtlarda serilen yataklara uzanıp yıldızları sayma yarışı, rüya görmeye fırsat vermeyen derin uyku. güneşin ilk ışıklarıyla ötmeye başlayan, kuşların ve horozların bozduğu sessizlik, yeni bir güne başlamanın kurulmuş çalar saati gibiydi. Doğduğum Memleketim eski VİRANŞEHİR; İnsanlığın, Akrabalığın, Dostluğun, Arkadaşlığın, Komşuluğun, Kirveliğin, Fedakarlığın, Mertliğin, Güvenirliliğin, Samimiyetin olduğu, acıda olsa, tatlıda olsa bazı hatıraların mazideki günlerde yaşanmasının aklımızın bir köşesinde yer bulması kaybolmayan değerlerimizdir...

BİLMELİYİZ Kİ; GEÇİP GİDEN ZAMAN DEĞİL, ÖMÜRDÜR...