VİRANŞEHİRİN KURUMUŞ ÇINARLARI VE KAYBOLAN GÖLGELERİ...
" Terbiyesizlikle kendini, kendini alçaltan kişiyi, soydan gelen asalet yükseltmez... (İmam Ali ra)"
Viranşehir'in eski Değerlerinin her biri kendi köşesinde Asırlık birer Çınar gibi yer almışlardı.
Gölgelerine sığınan Kimsesizler, Yoksullar, Muhtaçlar, Mağdurlar, Garibanlar her zaman yer bulmuşlar ve kendilerini güvende hissetmişlerdi. İnsanlığın değer bulduğu eski dönemlerde paranın satın alabileceği şeyler sınırlıydı.
İnsanların; inancıyla, Şerefiyle, Onuruyla, Kişiliğiyle, Aklıyla oynayacak, satın alabilecek güçte yaratıklar meydanlarda boy gösteremezdi...
Makamları, Siyaset koltuklarını, Rozetleri, ne pazarlayan vardı. Ne de satın alacak müşteri bulunurdu...
Bir de günümüze bakalım; Kurulan Pazarlık Odalarında ihale sistemiyle belirlenen bazı makamlar, Koltuklar, Rozetler, Payeler en çok artırana verildiğinden ve değerlerin rakamlı kağıt parçalarıyla (Para'yla) ölçüldüğünden beri,
başları kesmeye çalışıp, yok etmeye çalışanların ayakkabıların altındaki;
"Kir, Toz ve Çamurları" makamlara getirip, onlara yardımcı olanlar, alkışlayanlar, saygı duyanlar, razı olanlar ve
içine sindirenlerin; getirilenlerden ne farkı var.?
Peki; bu yapılan yanlışlarda, Biz'lerin hiç mi suçu günahı yok.?
Kendi kendimizi hesaba çekme zamanı gelmedi mi.?
Kendi ellerimizle bozduğumuz düzeni ve kuralları, tekrar düzeltme şansımız var mı, yok mu.?
Bazılarının bu gidişattan çok memnun olduğunu da bilmemiz gerekir...
Boş kalan Çınarların köşelerindeki yerlerin de yeller esiyor,
Atalarının gölgeleri bile olamayan zürriyetlerinden de çıt çıkmıyor.
Mutlu ve huzurlu bir şekilde, gelene şapka çıkarmaktan, önünü iliklemekten başka, hiç bir şeyin yapılmadığı da bilinmektedir.
Elini cebine atmaktan korkmakla, "aman bana masraf çıkmasın, ben oturduğum yerden her şeyi hallederim demekle,
gelip beni keşfetsinler benim gibisini bulamazlar" Demekle; bu güne kadar makamlara, yönetimlere hiç kimse getirilmemiştir.
Havadan da paraşütle de inmemiştir...
Liyakat sahibi olmadan,
ehil olmadan,
idare tecrübesine sahip olmadan,
halkına hizmet etmeyi amaç edinmeyen,
mücadele etmeden,
masraf etmeden,
güvenilir ekip oluşturmadan,
benden başkası yok demekle,
ben bunun oğluyum kardeşiyim,
yeğeniyim,
akrabasıyım,
her şeyi ben bilirim havasına girmekle,
hiç kimse, hiç bir zaman, yönetici ve idareci olamaz ve olamayacaktır...
İş te bu yapıdaki ve düşüncedeki insanlarımızın yaptıkları hatalardan dolayı,
hakketmeyenlerin makamları kirletmeye devam edeceğinden de emin olabilirsiniz..!
Fedakarlık başarıyı getirir,
birlikten güç doğar,
sorumluluk adalet ve güven en büyük hizmettir.
Fikir ayrılığına düşmek,
parçalanmak,
dağılmak kaybetmenin kaçınılmaz sonucudur...
Fesatların,
yalancıların,
iftira atanların,
hilekarların,
kibirlilerin,
hırsızların,
kul hakkı yiyen zalimlerin,
hesabını sadece kendi çıkarlarına uydurmaya çalışanların ve
bu gibi insanlara destek çıkanlara,
yardım edenleri engellemeyenlere,
ikaz etmeyenlere,
karşı gelmeyenlere,
" Allah cc." hesap soracağı Kur'an-ı Kerimde bizlere açıkça bildirilmiştir...
"Haram kazanılan Aş, Aş'tan sayılmaz,
Hak için çıkılmayan Yol da Yol'dan sayılmaz"