GÖZÜ DOYMAZ GÖNLÜ AÇ
İnsanoğlu hiçbir şeye şükretmesini bilmez. Şükretmeden öte en ufak bir şeyde isyan etmeye başlar. Nedense hep yukarıya bakar aşağıyı görmezlikten gelir. Mesela her gün kazasız belasız bir gün geçirdiği için yada başını rahat bir şekilde yastığa koyup dertsiz sıkıntısız tatlı bir uykuya daldığı için şükretmesini bilmez. Hep aç gözlülük hep hırs. 10 Trilyon birine verme sözü verin. Son anda vazgeçtiğinizi ona 9 trilyon vereceğinizi ve 1 trilyonu da bir başkasına vereceğinizi söyleyin. Onun gözü hala o 1 trilyonda kalır. Hatta o 1 trilyon için size kin bile besler.
Karnımız değil gözümüz aç bizim. Önce gözümüzü doyurmak lazım. Gözümüz tok olunca karnımızda gönlümüzde mutlaka doyar zaten.
Hiç kimsenin hiç kimseden üstünlüğü de yok. Kefenlenip seni mezara koyacakları zaman kendi paranla kefen alınacağı ne malum. Acaba onca hırs ettiğin dünya malından senin paranla bile kefen alınabilecek mi? Yani bir başkasının parasıyla kefenlenip mezara bile konulabileceğin ihtimali olduğu halde dünya malına bu kadar hırs yapman ne ifade edecek? Hatta senin ölümün nasıl nerede olacak? Belki de cesedinin bulunması bile olmayacak. Belki de rahat ölüm bile eline geçmeyecek. Yalvaracaksın Allaha o kurtuluş dediğimiz o an ölüm bile kolay eline geçemeyecek. Sen bunların garantisi veremediğin halde.
Bu kibir niye?
Peki, Nerede nasıl öleceğin daha belli olmazken yaşlanıp hastalanırken kimin yardımına muhtaç olacağını bilmezken. Kimin avucuna bakabileceğin belli olmazken.Önünde ki ömründe neler olacağını bilmezken belki bir dakika sonra yaşamana bile garanti veremezken havalara girip kibirlenerek yaşamanın ve insanlara tepelerden bakıp dünya malına makam koltuğuna yalana dolana üç kağıtçılığa anlamı ne? Hayatta nefret ettiğin gıcık aldığın bir yere gelmesini istemediğin bir insanın kendin öldükten sonra bir Fatiha’sına muhtaç olmayacağın ne malum.
Ha birin olmuş,Ha binin olmuş sana hayır getirmedikten sonra Ahire tini kurtaramadıktan sonra.
Ha bir inin olmuş, ha Dünya senin olmuş mezarda rahat bir ifade veremedikten sonra.Arkan da bir hayır duası almadıktan sonra
Çalsan ne olacak kalp kırsan ne olacak? Yaşayacağın üç beş yıl. Yiyeceğin üç beş lokmadır. Bir kuru ekmekte yesen karnın doyacak kuzu çevirmede yesen karnın doyacak.
Helalinden olmadıktan sonra bu dünya senin olsa ne olacak.
Mal sahibi mülk sahibi hani bunun ilk sahibi.
Dünyasına dünyasına
Aldanma dünyasına
Dünya benim diyenin
Daha dün gittik yasına
Hani padişahlar? Hani hükümdarlar Hani ben benim diyenler?
Hani Uğruna yoluna bir tel kılına bu dünya yaratılan Peygamberimiz Hz Muhammed Mustafa (SAV)?
Onlara kalmadı sana mı kalacak? Hepsi bizi beklemiyorlar mı ki orada?
Vakti zamanında zenginin biri ölümden ve kabirdeki yalnızlıktan çok korkuyormuş. Bir gün etrafındakilerle konuşurken
– “Öldüğüm geceyi kim kabre girerek sabaha kadar benimle geçirirse servetimin yarısını ona bağışlıyorum” diye vasiyet etmiş. Kendisine dünya hayatında ayrılan vakit dolup ahirete göç ettiği vakit,
-“Kim birlikte kabre girip sabahlamak ister?” diye araştırmışlar. Önceleri korkudan kimse çıkmamış. Nihayet bir hamal,
“Benim sadece bir ipim var, kaybedecek bir şeyim yok. Sabaha kadar durursam zengin olurum.” diye düşünerek kabul etmiş.
Nihayet hamal vefat eden zengin ile birlikte mezara defnetmişler. Sorgu sual melekleri gelmiş.
Bakmışlar kabirde bir ölü, bir canlı var. Hele bu ölü tamam anladık bizim ki.Peki ya bu kim? diyerek
-“Nasıl olsa bu ölü elimizde bir yere gideceği yok. Biz şu canlı olandan başlayalım” demişler ve hamalı sorgulamaya başlamışlar.
-O ip kimin? Nereden aldın? Niye aldın? Nasıl aldın? Nerelerde kullandın?”
Sabaha kadar sorgu sual devam etmiş, adamın hesabı bitmemiş. Sabahleyin hamalı kabirden çıkarmışlar.
– Tamam, servetin yarısı senin, demişler.
Kan ter içinde kalan mezarda anası ağlayan sabah olmayan hamal
-Aman, demiş hamal, istemem, kalsın. Ben, sabaha kadar bir ipin hesabını veremedim yav. O kadar servetin hesabını nasıl verebilirim?
Allah her şeyin hayırlısını versin malın mülkün evladın eşin ve hatta ölümün bile
Hesabı bu dünya da kalanlar olmanız dileklerimle