İNSAN HAKETTİĞİ GİBİ YAŞAR
İnsanın başına ne gelirse kendi elinden gelir…
Evet değerli okuyucularım insan neye layıksa onu yaşar. İyiyse iyi, Kötüyse kötü hak ettiğini bulur, Hani konuya biraz Kur’an-ı Kerimin bir ayetiyle giriş yapalım
Hiç kimse başına getirilen yerel zalim yöneticilerde bir başkasını kötülemesin. (Yerel diyorum çünkü yazım başka yerlere çekilmesin. Anlayan anladığı kadardır. Anlamayan da sadece bildiği kadardır.) Anlayanlar anlamayanlara daha sonra anlatır zaten.
O öyle yaşaması gerektiği için öyle yönetiliyor. Yani hak ettiğini buluyor, Zaten hiçte korkmasın başına çokta büyük bir felaketler gelmez, Gelmez ki merhametlilerin merhametlisi rabbimiz hiç kimseye kaldıramamağı yükü zaten yüklemez
“Allah hiçbir nefse gücünün yeteceğinden öte yük yüklemez.” (Bakara 286)
Çok sevdiğim bir dostum bana işyerinde anlattı bu kıssadan hisseyi, Ben kendime göre yorumladım şimdi. O anlatırken benim çok hoşuma gittiği kadar doğruluk payında tüylerim diken diken oldu.
Vakti zamanında bir şehirde bir âlim biri varmış. Herkesin çok saydığı sevdiği ve hürmet ettiği biri. Günlerden birgün bir sohbette konu dönmüş dolaşmış ve insanların başına geçen yöneticilere gelmiş. Muhabbet esnasında Âlim birine sormuş
-Olur ya birgün bu insanların başına yönetici olarak gelirsen eğer ne yaparsın? Nasıl bir yönetici olursun?
Cevap vermiş sorduğu kişi
-Zulmederim. Onlara fırsat vermem. Her şeyi bildiğim gibi yaparım iyi insanları mevkilerinden sürerim. Kibirli olurum havalı olurum ama kendimi onlara hep iyi göstermek içinde bütün oyunlarımı sergilerim. Yani kısacası kötü bir yönetici olmayı tercih ederim.
Âlim şaşkınlıkla
-Olurmu ya!,,. Ne yaptın şimdi der? İnsanlara iyi olmalısın. İyiliği emretmelisin. Adaletli olmalısın. Mazlumun yanında zalimin karşısında olmalısın. Böyle bir yönetici olman gerekmez mi? Mesela ben olsam bu şekil davranırdım. Sen yanlış düşünüyorsun
-Valla, Benimki böyle. Yalan mı konuşayım şimdi? Allah bana fırsat vermesin. Verirse bu halk benden çok çeker diye gülümseyerek cevap verir
Aradan yıllar geçer.
Şehirde zalim bir yöneticinin başa geçtiği insanlara zulmettiği hak hukuk bilmeyen birinin insanlara işkence ettirip çoğu zamanlar kellesini uçurttuğu Âlimin kulağına gitmesiyle beraber, Tüm herkes bu iyiliksever merhametli ve adaletli âlimden yardım istemeye koşar olur.
Bütün hadiseleri âlime anlatan ahali Âlimden kendilerinden yardım etmesini ister. Halkın yoğun ısrarı sonucu birgün bu yöneticiyle buluşma fırsatını ele geçirir. Karşılaşan ikili büyük bir şaşkınlık yaşadıktan sonra kucaklaşıp daha sonra oturup muhabbet etmeye başlar.
Alim sorar yöneticiye
-Ya sen neden bu insanlara bu kadar zulmediyorsun. Yazık değil mi? Senin adaletli merhametli iyi biri olman gerekmez mi?
-Yönetici cevap verir
-Değerli Alim Efendi. Hatırlarsan eğer yıllar önce bir sohbette böyle bir konu geçmişti. Sen bana sormuştun ve bende sana gerçekleri söylemiştim. Yalan konuşmadığımı şimdi gözlerinle görmüş kulaklarınla işitmiş oldun.
-Bu insanların başına benim senin yada bir başkasının gelmesi Allahın elinde. Allah her şeyi en iyi bilen ve işitendir. Demek ki bu insanlar böyle bir yöneticiye layıktır ki Allah beni bunların başına musallat etti
-Hâlbuki sende vardın ve çok iyi birisin Adaleti savunan ve iyi bir yönetici sıfatı var sende.Bu halkı sende yönetebilirdin
-Peki ama Allah neden seni seçmedi de beni bu insanların başına yönetici seçti? Demek ki Bu insanlar iyiliği layık olsaydı Allah yönetici olarak seni seçerdi, Demek ki kötülüğe müstahaklar ki ben seçildim
-Tekrar yeniliyorum ki Âlim Efendi. Bu insanların başına beni Allah getirdi. Her şey Allah’tandır bunda ne senin nede benim suçum var.
-İnsanlar hak ettiği gibi yaşarlar…
Bizler de yaklaşan yerel seçimlerde önce kendimizi bir analiz edelim. Belediye hizmetlerinde ve mahalle hizmetlerinde Ne kadar iyi hizmete yada ne kadar kötü hizmete layığız önce kendimizi sorgulayalım. Oraya gelen insanlar her ne kadar kendi seçimimizse de. Allahın kullarına çizdiği bir kaderin var olduğunu ve bunun yanında insanın kaderinin biraz da kendi elinde olduğunu unutmayalım.